ŞEKER VE BİZ
(BİR ŞEKER HASTASINDAN SİZLERE)
Günümüzde insanların en çok şikâyetçi oldukları rahatsızlıkların başında gelen şeker hastalığı (Diyabet) Tip 1 ve Tip 2 diye ikiye ayrılmaktadır. Aslında şeker hastalığı ilerledikten sonra vücudumuzun dolaşım ve damar hastalıklarının sebebidir. Çoğumuz kulaktan dolma bilgilerle şeker hastalığına çare diye her önüne gelenin tavsiye ettiği etiketli, etiketsiz ayrıca internet ve TV kanallarında bol bol reklamı yapılan, içeriği belirsiz karışımları bilinçsizce kullanılmaktayız ve bunun sonucu olarak da fayda yerine zarar görmekteyiz.
Sizlere bu yazıyı uzun araştırmalar ve bilimsel verilerin ışığı altında açıklamaya çalışacağım. Çünkü bende bir şeker (Diyabet) hastasıyım.
İlk önce, hastalığın belirtilerinden çok evlerimizde, bütün tatlı, unlu mamullerin içine koyduğumuz beyaz kristalize ve toz şeklindeki -benim deyimimle tatlı zehir ŞEKER- hakikatte nedir, ne değildir? Prof.Dr. Canan Karataylı hocanın kitabından çıkarmaya çalıştığım notlar ışığında bilgi ve görüşlerinize bu bilgileri sunacağım.
ŞEKER ve şekerden mamul tüm ürünler, tatlandırıcılar sofralarımızda yenilen tatlılar, içtiğimiz çay, çocuklar sevinsin diye verdiğimiz her türlü şekerli yiyecekler ve şeker karışımı ile yapılan fabrikasyon hazır yiyecekler şekerci dükkânlarında vitrinleri süsleyen renk renk, albenili, şekilli şeker ürünleri ve bayramlarda adet olmuş her türlü misafir şekerlerinden vazgeçeceğinizi sanmıyorum ama doğruda yapmadığımızı biliyorum. Bu güne kadar bilerek veya bilmeyerek hoşumuza gittiği için, ağzımızı tatlandırdığı için sevdiğimiz ŞEKER; doğruyu konuşan bilim adamlarınca tatlı, beyaz zehir olarak tanımlanır.
Şimdi şöyle bir soru soralım kendi kendimize: Limon dahil bütün meyvelerde ŞEKER olduğunu biliyor muyuz? Meyve yenildiğinde vücuda şeker girmiş demektir ki bu da insülin direncinin başlamasıdır. Bilhassa sıkılmış meyvelerin lifleri parçalanmış, posalı özelliği kaybolmuştur. Bu Meyve sularını içince kan şekerimiz ve insülin hızla yükselir. Meyve şekeri olan “Fruktoz” şekerin en tehlikelisidir. Obezitenin nedenlerinden birisi de aşırı tüketilen yapay ve doğal meyve sularıdır. Ne kadar faydalı olduğunu bilsekde meyve yenilince ŞEKER yenildiğini bilhassa diyabet hastaları hiç unutmamalıdır. Elma yenildikten sonra mide ezilmesinin sebebi onun şekerinden kaynaklanmaktadır. Meyve sıkılınca posası yok olduğu için meyve suyu içilince de mide ve ince bağırsağın başlangıcında hızla emilip ŞEKER olarak kana karışır. Kısa bir süre sonra acıkma hissimiz gelişir ve bundan sonra da karaciğerimiz şekerle yüklenir ve karaciğerin yağlanması hızlanır.
Sözde beslenme uzmanları tarafından sayfalar dolusu faydası anlatılan ve yazın bol bol yediğimiz kavun, karpuz, taze incirde glisemik değerler çok yüksektir. Bu meyvelerde bulunan meyve şekeri olan “Sukroz” yenildiğinde kan yağı, trigiliseride dönüşür ve yağ olarak vücudumuzun belli yerlerinde depolanır.
Bilhassa bizim aile-toplum kültürümüzde meyve genellikle gece yatmadan önce veya misafir varsa çay, kahve faslından sonra saat 21-22 gibi meyve ikram edilir. Bir de 2-3 çeşit meyveden sonra arkasından tatlı geldiyse gerisini siz düşünün artık. Bundan sonra ben niye kilo veremiyorum, yağlarım erimiyor diye şikâyetlerimiz boşunadır. Elbette sözüm yine şeker (diyabet) hastaları içindir. Sözü bir başka tatlı zehir olan bala getirmek istiyorum. Sağlıklı insanlar balı yiyebilirler. Ancak, diyabetli, obez, kilo sorunu yaşayanlar dikkat etmek zorundadırlar. Biz balı bu güne kadar en doğal besin olarak bilirdik. Ama şu gerçek ki günümüz şartlarında çeşitli şüpheler altında üretilen ballar tam bir şeker deposudur. Şeker (Diyabetli) hastası kardeşim, şekerin en tatlı zehir olduğunu hiç ama hiç unutmamalıdır.
Bal, diğer şekerli tatlılar, asitli asitsiz meyve suları ve bilhassa asitli içecekler boş bir enerji kaynağıdır. Özellikle beli kalın göbekli kişiler hiç tüketmemeli hatta sofra ve dolaplarından kaldırmalıdır. Meyve şekeri olan “fruktoz” kaynatıldığı veya ısıtıldığı zaman “reçel, pekmez vb.” en tehlikeli trans yağına dönüşür. Şekerin neden olduğu dejenaratif hastalıklar oluşur.
EN TATLI ZEHİR ŞEKER NELER NELER YAPARMIŞ?
Şeker; vücudun mineral dengesini bozar, krom eksikliğine neden olur. Bakır, kalsiyum, magnezyum emilimini bozar. Kandaki E vitamini azaltır. Kandaki büyüme hormonunun düzeyi azaltır. Protein yapısına zarar verir. Dokular esnekliğini kaybeder. DNA yapısında zarara yol açar. Bağımlılık yapar. Vücudun bağışıklık sistemini zayıflatıp yıkar.
Kanser ve yaşlanmanın temel nedeni ŞEKERDİR. Yaraların ve hastalıkların iyileşmesini geciktirir. Beyinde Alfa, Beta ve Tetra dalgalarını bozabilir. Depresyona neden olur. Baş ağrısı ve migreni çoğaltır, dikkatsizliği başlatır. Görmeyi bozar, sonra körlük yapar, uzağı görememenin nedenlerindendir. Katarak oluşturur.
Tükürük asitlerini artırır ve diş çürümelerini başlatır. Diş ve diş eti hastalıklarının nedenlerinde ŞEKER tüketimi aranmalıdır. Cilt kırışıklığı yapar. Erken yaşlanmaya neden olur. Gebe kadınlarda kan zehirlenmesi yapar. Çocuklarda konsantrasyon bozukluğuna neden olur. Okul çocuklarının başarısızlıklarının temelinde aşırı şekerli gıda tüketimi vardır. Çocuk felci riskini artırır. Vücutta su tutulmasını hızlandırır. Kilo almayı başlatır, şişmanlık ve obeziteyi arttırır. Açlık kan şekerini hep yüksek çıkartır.
Diyabete neden olur, kalp ve damar hastalıklarının sebeplerindendir. Kanı çabuk pıhtılaştırır. Damar tıkanıklığına neden olur. Safra taşı yapar, böbreği büyütür, böbrek taşı yapar, hazımsızlık nedenlerindendir. Bağırsak hareketlerinin düşmanı ŞEKER tüketimindendir. Bacaklarda varis oluşturur. Alzheimer ve epileptik, Parkinson hastalığı olan kişiler takip edildiğinde ŞEKER tüketiminin fazla olduğu görülür. Her türlü kanser hücresini besler. Pankreası yağlandırır.
Mide ve safra yolu kanserini tetikler. Meme, yumurtalık, prostat ve kalın bağırsak vb. kanser hastalıklarının çoğalmasını bilim adamları ŞEKER tüketimine bağlamaktadır
Akciğer kanserin oluşması meyve şekeri olan “Sükroz”, şurup, pekmez tüketiminden kaynaklanmaktadır. Yukarıda sıralanan bilgiler boş birer nazariye olmayıp bu konuda ciddi ihtisas ve araştırma yapmış tıp otoritelerinin ortak araştırma sonuçlarından çıkan gerçek verilerdir. Abartma ve korkutma yoktur. Bu noktada ya özgür bilime inanacağız, kaynakları yerinden araştırıp inceleyeceğiz ya da yılların verdiği vazgeçilmeyen bir alışkanlık olan ŞEKERİ tüketmeye devam edeceğiz.
Sonuç olarak biraz nefes almak istiyorsak günlük en az 20 dakikadan başlayarak yapacağımız egzersizler ve yürüyüşlerle vücudumuzda bulunan birikmiş yağ ve şekeri azaltabiliriz. Egzersizleri 40 dakikaya çıkarırsak ve bu süreyi geçersek karaciğerde biriken yağlar yakılır kan şekerine dönüşür ve lazım olan enerji buradan temin edilir. Bu egzersizler haftalık belli bir düzen içerisinde olursa gerçekten rahatladığımızı hissederiz. Yapılan bu egzersizler fiziki aktiviteleri sağlamamız için çok önemlidir. İleri yaşlarda çıkan hastalıkların sebeplerinden biri de trans yağlar olarak belirtilen ayçiçeği, mısır özü, pamuk yağı vb. yağlardır. Bu yağlar çok doymuş omega- 6 yağı olarak bilinir sağlığımızı sinsi sinsi tehlikeye sokar. Ayçiçek ve benzeri yağların kutularının dibinde bırakılan artıkları bir süre sonra parmağımızla yokladığımızda plastiğe benzer madde olarak görürüz. Bu örnek ne yediğimiz açısından bizlere bir fikir vermiş olur sanırım.
Yukarıda ifade edilenlerden hareketle yüzyıllardır atalarımızın kullandığı doğal tereyağı, zeytinyağı, kuyrukyağı, balık yağı bu yağların en sağlıklısıdır. Bu güne kadar bizlere bunların ne kadar tehlikeli olduğunu anlattılar.
Zeytin ve fındık yağı (Omega 9) çok sağlıklı yağlardır. Gönül rahatlığıyla bu yağları tüketmeliyiz. Bizleri yıllardır kimyasal ilaçlara bağımlı hale getirenlere sırtımızı dönelim. Gerçek bilimin sesini dinleyelim. Çünkü bu yağlar Tip 2 ŞEKER hastalığını önler ve tedavisini kolaylaştırır. Ayrıca en az haftada bir su bardağı karışık kuru yemiş veya tuzsuz kavrulmamış yer fıstığı tüketilirse şeker hastalığı riski azalır.
Seçmek ve karar vermek size ait. Bilgilerinizi tekrar kontrol edin! Yanlış diyorsanız buyurun siz araştırın. Herkes tedbirini alsın! Sağlıklı günler hepinizin olsun. İnşallah Rabbim bütün hastalara Şafi ismiyle şifa verir.
Kaynakça:
1.Richard Bj. Richard, MG Mastering Leptin Welilaes Resources Books Publiser 2 nd ed USA 2005
2.Emig Mary.Fallon Sally.Eat Fat Lose Fat. The Healthy Altenative to trans Fats.Penghin Books Lta.London WC2R ORL. England.2006
3.Allpoct S.The Queen of Fatr Why Omega 3s were Removed from the Western Diet What We can do to Reaplace them University of California Press. California London 2006
4. Prof.Dr. Canan Efendigil Karatay, Karatay Diyeti (İst. 2011 Hayy Kitap)
NUR ŞAİRİ ZEYREK TATLIBADEM
MART 2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder